17 Şubat 2014 Pazartesi

KARDİYO TENİS

Teniste yenilikler bölümünde incelemek ve paylaşmak istediğim ilk konu kardiyo tenis.Şu anda gelişmiş ülkelerde, günden güne popülaritesi artan bu çalışmanın, ülkemizde de kısa bir zamanda popüler olacağını düşünüyorum.Birçok insan, özellikle de bayanlar, spora başlamaya genelde kilo alma sorunu ile karşılaştıklarında karar veriyor.Bu durumda fitness salonlarını sevmeyen daha doğrusu kapalı alanlarda spor yapmayı mantıklı bulmayanlar, ilgilerini çekebilecek dışarıda yapılabilen spor dallarına yönelebiliyor.Kardiyo tenis de hem kalori yakma hem de tenis gibi eğlenceli bir sporu yapma imkanını bir arada sunuyor.İşte bu birleşimin çok efektif olacağını düşünüyorum.

KARDİYO TENİS NEDİR?

Kardiyo tenis, tenisin en iyi özellikleri ile kalp ve damar egzersizlerini birleştiren, yüksek enerji seviyeli bir fitness aktivitesidir.Aynı zamanda tüm vücuda yönelik son derece etkili bir kalori yakma çalışmasıdır.

Sosyal pencereden bakarsak, çok sosyal ve eylenceli ve her seviyede oyuncuya hitap eden bir çalışmadır.Eğer daha önce hiç tenis oynamadıysanız, tenisle tanışmanın en iyi yoludur; ya da tecrübeli, üst seviye bir oyuncuysanız sizin için en faydalı antrenmanlardan biridir.

Doğru bir kardiyo tenis çalışmasında kortta 6-8 kişi bulunur ve bunlar seviyelerine göre sınıflandırılmış gruplardır.Çalışmalarda mutlaka kardiyo topları, müzik ve kalp ritm monitörleri vardır.

Kardiyo teniste amaç:

  • Doğru kalp ritmi ve aerobik bölgede eğitmek,
  • Kalori yakmak,
  • Tenis için eğitmek,
olarak gruplandırılabilir.6-8 kişinin çalıştığı gruplarda bayanlar 1 saatlik çalışma ile 300-500 arası kalori yakar erkekler ise 500-1000 arası kalori yakar.Cardio tenis sadece eğlenceli bir çalışma değil aynı zamanda yeteneklerinizi geliştirme ve tenis öğrenme açısından da çok iyi bir fırsattır.

BEKLENTİLERİNİZ NELER OLMALIDIR?


  • Katılımcılar, kolaylıkla en efektif kalp ritm oranına ulaşırlar.Bunda eğlence faktörü çok etkilidir.
  • Kalori yakma bakımından, tekler veya double şeklinde tenis oynamak veya herhangi başka bir fitness aktivitesi yapmaktan çok daha efektiftir.Daha fazla kalori yakılır.
  • Farklı seviyeden birçok oyuncunun beraber keyif alabileceği, eğlenceli bir grup aktivitesidir.
  • Tenis oynamakla beraber, esas odak noktası etkili bir çalışma yaptırmaktır.
  • Obeziteyle mücadele ederken, aynı zamanda spor salonlarından hoşlanmayanlara güzel bir fırsat sunar.
KARDİYO TENİS HERKES İÇİNDİR

-Eğer daha yeni başlıyorsanız, hiç endişelenmeyin.Bu çalışmada topları nereye vurduğunuz önemli değildir.Kardiyo tenis için özel olarak üretilmiş toplar daha yavaş gitmekte ve işinizi kolaylaştırmaktadır.

-İleri seviye bir tenisçi olduğunuzu varsayalım.Tenisinizi geliştirmek için en efektif yol kortta olmaktan geçer.Profesyonel tenisçilerin bir çoğu kardiyo tenisin değişik formlarını uygulamaktadır.Yavaş topların kullanımı iyi oyuncuların temiz puan vuruşları yapmasını zorlaştırmaktadır.Bu şekilde de top daha fazla oyunda kalır ki bunun anlamı da daha fazla kardiyo demektir.Kardiyo tenis, hızlılık ve çeviklik yeteneklerinin gelişimine yardımcı olur.Kortta karşılabilecek olan, çok farklı durumlara hazırlıklı olmayı sağlar.

-Genel itibariyle bakıldığında kardiyo tenis bir fitness aktivitesidir.Yani mükemmel forehandler veya backhandler vurmaktan ziyade esas amaç insanları hareket ettirmek ve aktif olmalarını sağlamaktır.Bu çalışmada olmazsa olmazlardan en önemli unsur kalp atış ritmini gösteren monitörlerdir.Burada verilmiş olan bilgilerin hepsi www.cardiotennis.com sitesinden alınmıştır.Daha detaylı bilgi almak için bu siteyi inceleyebilirsiniz.Kalp atış ritmini gösteren monitörlerin nasıl kullanıldığı, ne işe yaradığı gibi bilgilerin hepsi bu sitede mevcuttur.Aynı zamanda, görsel videolarla uygulamalı birçok örnek görebilirsiniz.





11 Şubat 2014 Salı

ANTRENMANLARDA ÇOK İYİYİM, AMA TURNUVALARDA KAZANAMIYORUM

Oyuncuların, antrenmanlarda mükemmele yakın bir performans sergilemesi,çok hızlı ve isabetli vuruşlar yapması, fakat iş maç yapmaya,turnuva oynamaya gelince, bu güçlü vuruşları yapamaması ve istikrardan uzak bir oyun sergilemesi sıkça görülen bir senaryodur.Özellikle de turnuva maçlarında, bu farkın daha da bariz olarak ortaya çıktığını görürüz.

Öncelikle bu durumun, tenisin fiziksel veya teknik boyutuyla hiçbir ilgisi olmadığını anlamak önemlidir.Bu tamamen heyecan kaynaklı oluşan, zihinsel baskıdır.Bu da oyununuzu etkiler.

Bazı basit mental değişiklikler, oyun sonuçlarınızı fazlasıyla değiştirebilir.Tabi ki bu mental değişiklikleri yaratmak, bir takım uygulamaları disiplinli bir şekilde tekrarlamakla mümkün olabilir.

Siz de oyuncu olarak böyle bir sıkıntı yaşıyor ve turnuvalarda veya maçlarda gerçek performansınızı ortaya koymakta çok zorlanıyorsanız,işte size 5 bölümden oluşan bir hareket planı:

1)Öncelikle maçlara ve turnuvalara doğru perspektif ile bakmaya çalışın.Kendinize şu soruları sorun:


  • Kaç milyon kişi bu maçın sonucunu bilecek?
  • Sonuçlar bütün dünya çapında veya ülke çapında yayınlanacak mı?
  • Bu maç ölüm, kalım meselesi midir?
  • Bu turnuvadan/maçtan sonra hayata devam edecek misin?
Bu sorulara verdiğiniz cevaplardan sonra, çok büyük olasılıkla bu maçın aslında ilk başta düşündüğünüz kadar önemli olmadığını keşfedeceksiniz.Hatta dünyada meydana gelen birçok olayı göz önünde bulundurursak, bu durumu önemsiz kategorisinde sınıflandırmak çok yanlış olmaz.Bu maçla ilgili stres yapacak bir durum yok ortada.Bu maçtan sonra birçok maç olacak, bu yüzden de rahatlamalı, keyfini çıkarmalı ve sadece oynamalısınız.Ne kadar keyif alırsanız, o kadar iyi sonuçlar alırsınız.

2)İkinci olarak maça rakibinizin gözünden bakmaya çalışın.Büyük ihtimalle onun yerinde olmak istemezsiniz, değil mi?Belki de rakibiniz maçın favorisidir ve bu durum bütün baskıyı onun omuzlarına yükler.

3)Zihinsel olarak kendinizi yukarı çekmeniz çok önemlidir.Kendinizle ilgili pozitif şeylere odaklanın, pozitif davranışlarınızın hepsinin üstünden geçin.Kendinize şu soruyu sorun:
-Benimle ilgili muhteşem olan özellikkler nelerdir?
ve geçmişinizde sizin kendinizle gurur duymanızı sağlayan olayları düşünün.Aklınıza birşey gelmiyorsa, bu yeterince sıkı düşünmediğiniz anlamına gelir, çünkü herkesin geçmişinde kendisiyle gurur duyacağı pozitif unsurlar vardır.Aklınza birşey gelene kadar düşünmeye devam edin.Hiçbir şey cevabı yasaklı bir cevaptır.

Oyununuzla ilgili sizi iyi hissettiren herşeyin bir listesini yapın; muhteşem servis hareketiniz, etkili topspin forehandiniz,mental gücünüz,kondisyonunuz,koçunuz,herhangi bir galibiyetiniz v.s.Her maçtan,her turnuvadan önce bu listeyi gözden geçirin.Kendinizi maçları kazanırken, muhteşem sayılar alırken ve turnuvayı kazanırken, kupa elinizde hayal edin.Bunların hepsini zihninizde canlandırın.

4)Tenis mentalitenizi, en güçlü vuruşlarınız kadar etkili bir hale getirmeniz çok önemlidir.Teknik,taktik antrenmanlar nasıl yapılıyorsa, bu mental güce ulaşmanın yolu da konuyla ilgili antrenmanlar yapmaktır.Aynı şekilde bu antrenmanları da, istikrarlı şekilde yapmak, birkaç dakika bile olsa hergün uygulamak önemlidir.

Mental açıdan güçlenmenin en etkili yolu, her gün 10dk. boyunca kendi oyununuzu mükemmel olacak şekilde zihninizde canlandırmaktan geçer.Bunu yaparken, kendi senaryonuzda her vuruşu yapıyor ve sonunda en zirveye ulaşıyor olmanız çok önemlidir.Bunu yaparken müzikle beraber canlandırmayı da deneyebilirsiniz.

5)Önemli başka bir nokta da, kendinize pozitif konuşmak, sürekli pozitif onaylamalar yapmaktır.Kendi içsel çoşkunuzu sürekli canlı tutun ve kendinize ne kadar iyi olduğunuzu hatırlatın.Bu alıştırmalar, sonuçlarınızı umduğunuzdan çok daha olumlu olarak etkileyecektir.

Sonuç olarak mükemmel antrenman - kötü turnuva oyuncusu olmaktan kurtulmak için planınız: Turnuvaya doğru perspektiften bakın, maça rakibinizin gözünden bakın, kendinizi mental olarak hazırlayın ve bütün bu deneyimin ne kadar mükemmel olacağını zihninizde canlandırın.


                   -Bir gülümseme birçok problemi düzeltebilir.
                                                              Ana Ivanovic

7 Şubat 2014 Cuma

MENTAL MOTİVASYONU YÜKSEK TUTMAK




Zihnin ne kadar güçlü bir araç olduğunu hepimiz biliyoruz.Tenisin mental yanının, ne kadar önemli olduğunun artık bir çok sporcu farkında.Tenis bireysel bir spor olduğu için de, korta çıktığınızda herşey sizin elinizde.Kendinizi kötü hissettiğinizde sizin açıklarınızı kapatacak bir takım arkadaşınız yoktur.Çiftlerde dahi bu durum çok değişmez.Bu yüzden de profesyonel tenisçilerin haftada birkaç saatlerini mental egzersizlere ayırdıklarını biliyoruz.Bu yazıda da herkesin kortta rahatlıkla uygulayabileceği, mental motivasyonu yüksek tutma adına denenebilecek 5 teknikten bahsedilecektir:

1)'TOPA ODAKLAN.'En mükemmel mental tamir aracı bu basit cümledir :'Topa odaklan.'Geçici olarak da olsa görünmez tehlikelerin büyük bir kısmını tedavi eder.Bu cümleyi tekrar ederek, üzüntü, sinirlenme, kızgınlık veya dikkat dağınıklığı yaşadığınız anlarda  negatif düşünceleri bloke edebilir ve böylece de odaklanmanızı olması gereken yere yöneltmiş olursunuz; yani topa.

2)Maç esnasında, konsantre olma anlamında en çok zorlanılan anlardan biri, oyuncu servis karşılamaya hazırlanırken yaşanır.Top rakibinizdedir ve zihniniz bu aranın dinlenmek için iyi bir fırsat olduğunu düşünür.Akşam izleyeceğiniz film, görüşeceğiniz arkadaşlar v.s. gibi birçok davetsiz düşünce geliverir aklınıza.Aşağıdaki öneriler bu arada, sizin yaptığınız işe odaklanmanızı sağlayacak küçük ipuçlarıdır:

  • Rakibiniz hazırlanırken, dikkat dağıtmayan birşeye odaklanmaya çalışın.Raket telleri buna iyi bir örnek olabilir.Televizyonda maçları izlerken dikkat ederseniz, bu aralarda tenisçilerin telleri gerektiğinden fazla düzelttiğine şahit olursunuz.Burada amaç odaklanmaktır.
  • Bir de rakibin servis atışı sırasında uygulayabileceğiniz bir ritüel vardır.Bu ritüel zamanlama açısından birçok tenisçiye yardımcı olmaktadır.Şöyle ki:
-Rakip servis atmak için topu elinden çıkarırken 'TOOOOOOP'
-Rakip topa vurduğundA 'VUR'
-Top yere deydiğinde 'ZIPLA'
-Raket salınımını yaparken 'VUR'

şeklinde tempo tutarak hem zamanlamanızı hem odaklanmayı sağlayabilirsiniz.

3)Maçın ortasında birden bire fazla analitik bir tavır takınabilirsiniz.Bu olduğunda normalde yaptığınız vuruşları yapamamaya başlarsınız.Bunun yanında analitik yanınızı tamamen bırakmak da doğru değildir.Yapmanız gereken şey; çok rahatlıkla vurmanız gereken bir topa vuramadığınızda durun ve sakince nerede hata yaptığınızı düşünün, sonra da kendinize 'Bunu bir daha yapmayacağım.' deyin.Devamında vuruşun doğrusunu hareket olarak yapmak da faydalıdır.Bir sonraki topta yine aynı hatayı yapabilirsiniz ama devam edin ve yine aynı yöntemi uygulayın.Nihayetinde doğru hareketi yapacaksınız.Şunu aklınızdan çıkarmayın, iyimserliğin hiçbir zararı olmaz.

4)Çok yönlü olmayı öğrenin.Sadece tek bir stratejiniz varsa ve bu strateji o anda işlemiyorsa, bu mental açıdan da zayıf düşmenize sebep olur.Psikolojik olarak güçlü olmanın anahtarı, genel olarak farklı oyun planlarına sahip olmaktan geçer.Eğer B,C ve D planlarınız varsa, A planınızın işlememesi, umutsuzluğa kapılmanıza yol açmaz.Tenisçilerin bir maçı kaybetme sebepleri, içlerinde en az bir parçalarının gizlice vazgeçmesi, inancını kaybetmesidir.Başka bir stratejiniz varken vazgeçmezsiniz, denemeye devam edersiniz.Bu yüzden de, kortun her yerinde oynamayı, her türlü vuruşu yapabilmeyi, her spini verebilmeyi öğrenin.Kendinizi farklı silahlarla donatmaya çalışın.Rakibinizin zayıf bir yönünü mutlaka bulacaksınız.Çeşitlilik bu oyunu daha yaratıcı yapar, aynı zamanda daha ilginç...

5)Enerjik, kendine güvenli ve mutlu görünün.Öyle görünmek, öyle olmanıza yardım edecek ve rakibinize cesaret vermekten sizi koruyacaktır.

'Kaybetme benim düşmanım değil.Benim düşmanım kaybetme korkusu.'
                                                                                   Rafael Nadal

29 Ocak 2014 Çarşamba

Stanislas Wawrinka

Wawrinka  gerçekten de muhteşem bir turnuva çıkardı.Final maçında o ikinci sete başlangıcındaki servis kırdığı oyun aklıma geldikçe vay be işte tenis budur diyorum.Bu videoyu arada bir seyretmek bütün tenis severlere iyi gelir.

Bir de hemen ardından ;

bunu seyredip, direk maça çıkın:)

Tabi bir seyirci olarak, bundan keyif almamın yanında bu nasıl oldu acaba diye de merak ettim.Aslında geçen seneki Avustralya Açık'ta, Stan'in Djokovic ile oynadığı epik maç hala hafızalarda.Çok yazık olmuştu diye düşünmüştüm, o maçtan sonra.Gerçi Djokovic yenilse ona da yazık olacaktı, çünkü ikisi de muhteşem oynamıştı.Yani geçen seneden beri Wawrinka zaten hep yükselerek geldi bu seneki turnuvaya.Wawrinka'nın her ne kadar yaş olarak geç de olsa sürekli yükselen bir form grafiği var:

2007 - Dünya sıralamasında ilk 40'ta tamamlıyor
2008 - Dünya sıralamasında ilk 10'da tamamlıyor
2009 -Dünya sıralamasında ilk 25'ta tamamlıyor
2010 - Dünya sıralamasında ilk 25'te tamamlıyor
2011 - Dünya sıralamasında ilk 20'de tamamlıyor
2012 - Dünya sıralamasında ilk 20'de tamamlıyor
2013 - Dünya sıralamasında ilk 10'da tamamlıyor

2008 yılındaki keskin çıkışı dışında sürekli bir istikrar söz konusu.Başarıdaki en önemli unsurlardan biri olan istikrara sahip olduğunu anlıyoruz.Peki Nadal'ı nasıl yendi sorusunu bir çok kişi merak ediyor.Bu konuyla ilgili çok güzel tespitlerin olduğu bir yazı linki:
Fazla teknik detaya girmeden ilk setle ilgili şu istatistiklere bakın:
11/11 ilk servisten alınan puanlar
 3/3 servis voleden alınan puanlar
 5/5 file önü puanları

yani Nadal'a nefes aldırmamış Stan.Nadal da maç sonrası verdiği röportajda elinden gelenin en iyisini yaptığını söylüyor ve sakatlığı ile ilgili sorulara da, sırt ağrılarının oyununu etkilediğini ama esas konuşulması gerekenin bu olmadığı, Wawrinka'nın mükemmel oyunu olduğunu belirterek, rakibini de onore etmiş oluyor.Rekabet ne kadar büyük olursa olsun bu tarzdaki reel yaklaşım, hem de hemen maçın ardından verilen bu röportajda Nadal'ın ne kadar olgun bir sporcu olduğunu gösteriyor.Bu karakteri de onu birçok alanda ön plana çıkarıyor.Turnuva'da finali kaybetse de turnuva boyunca sosyal medyada en çok tweet atılan tenisçiler 
arasında 1. liği kaptırmıyor.İşte liste - en çok tweet lenenler-

  1. Rafael Nadal
  2. Roger Federer
  3. Stanislas Wawrinka
  4. Novak Djokovic
  5. Del Potro
  6. Li Na
  7. Ana Ivanovic
  8. Maria Sharapova
  9. Eugenie Bouchard
  10. Dominika Cibulkova

Koçlar açısından bakıldığında da durum oldukça ilgi çekici.Ivan Lendl, Boris Becker, Stefan Edberg yani yaşayan efsaneler.Daha fazla göz önünde olanlar onlar.Magnus Norman ise sanki biraz daha arka planda kalmış gibi, turnuva başlarken.Tabi finalden sonra Magnus Norman'ın da keyfine diyecek yoktur.Önce Soderling ile yakaladığı başarılar ve şimdi de Wawrinka'nın şampiyonluğu.Bu şampiyonluktan sonra Stan'in sıralamada 3 numaraya yükseliyor olması da diğer önemli bir faktör.

  • Bu finale kadar 12 maçta Nadal'ı hiç yenememiş, hatta set bile alamamıştı
  • En yaşlı, ilk defa Grand Slam kazanan tenisçi -28 yaş- (ivanisevic'ten sonra)
  • 1993'te Brugera'dan sonra, bir Grand Slam turnuvasında hem dünya 1 numarasını hem de 2 numarasını yenen ilk tenisçi.

Yukarıdakiler de Wawrinka'nın hayranlıkla seyredilesi bir Grand Slam'den sonra, elde ettiği başarılarının bir kısmı.


Bu muhteşem backhandi uzun süre daha seyrederiz umarım.

Son olarak da Wawrinka'nın dövmesinde ne yazıyor : 

'Hep denedin hep yenildin. Olsun.Yine dene.Yine yenil.Daha iyi yenil.'